Anayurt Oteli Kitap Özeti

by Kaan
34 görüntüleme
Anayurt Oteli Kitap Özeti

Anayurt Oteli, Yusuf Atılgan’ın 1973 yılında yayınlanan romanıdır. Kitap 108 sayfadan oluşmaktadır.

1839 yılında Keçici Zade Malik Ağa’nın yaptırdığı üç katlı eşraf konağı, Yunanlıların şehri boşaltırken ardında bıraktıkları yangının ardından İzmir’e yerleşen torun Rüstem Bey tarafından, Eski Nüfus Kâtibi Ahmet Efendi’nin ısrarıyla otele dönüştürülmüş ve Anayurt Oteli adıyla 40 yıldır hizmet vermektedir. Malik Ağa’nın oğlu Haşim Bey ile bir hizmetçi arasında yaşanan gayrimeşru ilişkiden doğan Saide Hanım, Ahmet Efendi ile evlendirilmiş; üç düşüğün ardından 44 yaşındaki Saide Hanım 28 Kasım 1930’da, henüz yedi aylık olan Zebercet’i dünyaya getirmiştir. Ufak tefek olduğu için değerli bir taş adı olan ve toplum nezdinde kız çocukları için daha uygun görülen ismiyle henüz ilkokul sıralarında küçümseme ve iğnelemeyle tanışan Zebercet, ilkokulu bitirmesinin ardından annesini kaybedince eğitim hayatına daha fazla devam etmez ve askere gidene dek, sekiz yıl boyunca babasıyla oteli işletir. Askerden dönüşünün üzerinden iki ay geçmeden de 63 yaşındaki Ahmet Efendi’yi kaybeden Zebercet, babasının görevini devralarak on yıldır yanında olan Zeynep isimli ortalıkçı kadınla oteli çekip çevirmektedir.

Kendini obsesif bir şekilde dış dünyaya kapatan Zebercet’in hayatı 18 Ekim 1963 Perşembe gecesi gecikmeli Ankara treniyle gelen kara saçlı, kara gözlü, uzun kirpikli, uzun boylu, 26 yaşlarındaki genç bir kadının geceyi Anayurt Oteli’nde geçirmek istemesiyle değişir. Babasının kimselere vermemesini vasiyet ettiği bir numaralı odada misafir ettiği bu kimliksiz kadını, ertesi gün büyük ova köylerinden birine gitmesi için isteği üzerine sekizde uyandıran Zebercet, kadının yeniden göreceğine kendine öyle inandırır ki kadın döndüğünde odayı aynı şekilde bulsun diye odayı öylece bırakır, hatta ışığı açık unutan kadının ardından ışığı bile söndürmez. O yaşına kadar sigara içmemesine rağmen sırf kadın içiyor diye sigaraya başlaması, bıyıklarını kesmesi, giysilerini, ayakkabılarını değiştirmesi de hep aynı umudun yansımalarıdır. Ancak bu simülasyon, kadını bir kez öpebilmek için akşam içtiği çayın bardağını dudaklarına götürürken düşürüp kırmasıyla bozulur. Geri gelen gerçekliğin yarattığı boşluğu Zeynep’e yaşattığı mekanik tecavüz de doldurmaz. Aradan geçen bir haftanın ardından gelen müşterileri boş oda yok bahanesiyle kapıdan döndürüp yeni bir gerçeklik oluşturmak için farklı yollar deneyen emektar kâtibi, ortalıkçı kadını ve babasının bir zamanlar berberden sahiplendiği kediyi boğmak da tatmin etmez. Dönecek bir hayatı olmadığı anlayan Zebercet için geriye tek bir yol kalmıştır: Varoluşu ancak yok oluşuyla mümkün olacaktır.

Semra Yengesine umutsuzca âşık olan Faruk Dayısının seçtiği yoldan yürümesi de hiçbir zaman kendi kimliğini bulamamış Zebercet’e yakışan bir karardır. İronik bir düşünceye kapılarak bu iş için en uygun tarih olarak doğum gününü seçse de günlerce sürecek bekleyişe dayanamaz ve 10 Kasım 1963’te, kısa bir süre rakibi olarak gördüğü Emekli Subay’ın kaldığı iki numaralı odada kendini asarak bekleyişini sonlandırır.

Yusuf Atılgan’ın Serpil Gence’yle evlenmesi sağlayan bu roman, aynı zamanda Ömer Kavur’un yönetmenliğinde Antalya Altın Portakal, Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu, 44. Venedik, Valencia ve Nantes, Üç Kıta Film Şenliği ödüllerini de toplamıştır.

Yorum Yaz

Benzer Kitap Özetleri